Tekerleme, Bağıl Hız, Bugün…

Ozamanlar hiç aklıma gelmezdi, yağmurun bugünki durumuna düşeceği…

Yağmur yağıyor, seller akıyor, komşu kızı camdan bakıyor…

Hep tekerlemeden ibaret sanmıştım yağmuru, sonra öğrendim ağaçların büyümesi için, çiçeklerin açması için gerekli yağmur diye.

Büyüdükçe daha da faydalarını öğrendim yağmurun, barajları dolduruyor, bize içme suyu, elektrik enerjisi olarak geri dönüyor diye.

Yağmurun nasıl oluştuğunu öğrendim, “yağmur-göl-bulut” su şeması hiç aklımdan gitmeyen beklide tek coğrafi tablodur.

Ne de önemli, ne değerliymiş yağmur diye düşünür durur olmuştum, her yağışında pencereden süzülen su damlalarını izler, sonrasında sokağa çıkar, o mis gibi havayı koklar, yeryüzüne çıkan solucanları incelerdim.

Dedim ya büyüdükçe öğrendim ne olduğunu yağmurun, ‘bağlı hız’ kavramının da mucidiymiş yağmur, tabi birde en önemlisi bilimi ve inancı birleştiren yücelik kavramı olan bereketi öğrendik. Yağmur berekettir diye. Yağmayınca duaya çıkılır diye öğrendim.

En büyük aşkların yağmur altında haykırılması gerektiğini de öğrendik, yağmur değerli önemli ve de romantikdi artik.

Hayatim yağmurun ne kadar faydalı ve önemli olduğunu öğrenmek ile geçti hepimizin geçirdiği gibi.

Hep bir saygı ve özlem içeriyordu yağmur, yokluğu tartışılıyor, önlemler alınıyordu.

Ne oldu da oldu geçtiğimiz son birkaç dönemdir yağan yağmur tekerlemedeki gibi sel oldu. Haberlerin ardı arkası kesilmedi: Batman’da Sel Felaketi… Karadeniz’de sel felaketi…   İstanbul’da sel felaketi… Antalya’da sel felaketi… 31 ölü bir manşet, milyar liralık maddi kayıp başka bir manşet…

Türkiye’de devletin ve kurumların uygulamaları hep eleştirilir. Ben de istemeyerek bu yapıyı sürdüreceğim. Önerisini sunamayacağım, çözümü hakkında yorum yapamayacağım konuları tabiî ki de eleştirmem. Zaten fikriniz olmadan bir konuyu nasıl değerlendirebilir ve de eleştirebilirsiniz ki? Bu nedenledir ki bazı yazılarımda eleştirisel yaklaşıyorum. Çözüm ve önerilerim için her zaman, her ortamda tartışmaya hazırım.

Tarih boyunca ve benim hayatım boyunca yüce değerlere sahip olan ‘yağmur’ bir anda bütün zararın suçlusu oldu.

‘bu kadar yağmur hiç yağmamıştı…’ ‘bu bir doğa felaketi…’ açıklamalar bir birini izledi. Hiç bir anlam ifade etmeyen, hiç bir bilimsel değer taşımayan, açıklayamayan ifadeleri kullanan, -eksik- yöneticiler bugün hala görevlerine devam etmektedir. Bu arada yağmura ilaveten taşan dereler de suçlandı tabi.

Sonuç itibari ile şehirlerde gezerken, yürüken artık on santimetre kare bile toprak göremediğize kimse değinmedi.

İmar planı adı altında -eksik- yöneticilerin sorumsuzlukları irdelenmedi, bildiğim kadarı ile kimsenin sorumlu tutulup yargılanmadığı gibi, hiç bir  -eksik- yöneticimizde gurur ve namusunu hatırlayıp istifa etmedi.

En son Antalya’da yaşadığımız üzücü durumu ben ‘sel felaketi’ değil diğer yaşanmış tüm kayıplar gibi  -eksik- Yöneticiler Felaketi olarak değerlendiriyorum.

Detay, iyileştirme ve çözüm önerilerini tartışmak dileğimle.

Not:çözümde belli, öneri de belli aslında  -eksik- OLMAYAN yöneticiler…

Kategori:Yaşam

Hakkında:

Yazıları listele:

3 thoughts on “Tekerleme, Bağıl Hız, Bugün…

  1. İlk önce Ali Beye web sitesi hayırlı olsun dilerim,kısaca not kısmında yazılanlara aklım takıldı biraz ve herkese MOSK-A.Şerif İzgören hocanın kitabına bir göz atmalarını tavsiye ederim…keyifli okumalar…

  2. Canım arkadaşıma hayırlı olsun demek isterim ben de öncelikle. Evet yağmurun ‘suçlu’ olduğu doğru. Bu kadar yağmamalıydı!! Ama ben de katılıyorum ki en az yağmur kadar suçlu olanlar da vardı ve ne yazık ki üstlerine düşeni yapmıyorlar. Ama tabi bu tek taraflı iktidara yüklenmek anlamında değil. Ne iktidar ne muhalefet bu anlamda eline vicdanına koymuyorsa insani değerlerimizde sorun var demektir. Yozlaşmak böyle birşey olsa gerek… İşin çözüm önerisi kısmına gelirsek, belki biraz sağduyu…Şimdilik aklıma gelen bu ama yine yorum yaparım.Sevgiler

  3. Çok sevilen Ali Emre AKGÜNEŞ;
    Sayfalarında hangi konu ile ilgili değerlendirmeler yapılsa yapılsın, bizim ülke de muhalefeti de konumlandıran, sonucu belirleyen “Geçmiş, şu andaki Siyasi iktidarlardır” seviyeli cümleler ile yapılan her türlü değerlendirme, aynı düşünmesek de saygıdeğerdir…
    Bu nedenler ile öncelikle siyasal kimliğimi şahsen açıklamak durumundayım, ben bir “Kemalist”im…
    Gelelim su baskınlarına, şu anda ki kentlerdeki alt yapıların belli bir kapasitesi vardır, yağış debisi mevcut kapasiteyi aştığı anda sistemin felce uğrayıp su baskınlarının olması kaçınılmazdır, yani inşaa ettiğiniz alt yapının sizi kaç yıl taşıyabileceğinin bilinmesi esastır…
    Kentlerin yerleşim imar planlarının makro, mikro ölçeklerde, tutarlı, yeterli olması esastır. Flanca kişinin, şu şirketin, şu topluluğun isteklerine göre bu imar planlarında olumsuz tadilat yapılmaması esastır. Akılcı planlamalarda yöneticilerin, dere yataklarının, heyalan bölgelerinin yerleşim alanı olarak belirlenmemesi sağlanır, peki bunları mevcut siyasi iktidarın yönetimindeki belediye başkanları, muhalefet partilerindeki Belediye başkanları dikkate almaktadır, geçmiş yönetimlerin gerekeni yapmamış olması, mevcut yöneticilerin mazereti olamaz, onlar sorunları bir şekilde çözmek zorundadırlar…
    Şimdi bu durumda, Mevcut siyasal iktidar,İstanbul,Antalya,İzmir Belediye başkanları olanlardan sorumlu değildir diyebilirmiyiz, böyle bir hüküm verir isek ağlamaya devam edip, havanda su dövmeye devam etmezmiyiz?…

Yoruma kapalı