Her ülkenin gurur duyduğu olaylar, markalar vardır. Havacılık konusunda yüzlerce yıllık gururumuz olmasına rağmen, genç cumhuriyetin ilk yıllarında uçmamıza, bir çok uçak modeli üretmemize rağmen, 1950`ler den itibaren havacılık bu ülke için üzcü olaylar zincirinin bir parçası olmaya başlamıştır.
Sektörün tamamen dışında gelen birisi dahi olsanız, havacılığımız hakkında okuduklarınız ve duyduklarınız eminim sizleride üzmüş ve düşündürmüştür.
Bu yazımda çok kısa bir şekilde anlatmaya çalışacağım, içerik de yine malesef çok üzücü ve düşündürücü.
Havacılık konusunda kaybettiklerimiz, sadece ülkemizin gelişememesine etken değil, dünya havacılık sanayisinin de gelişememesine etken olduğunu belirtmek isterim.
Tüm dünyada başta Nasa olmak üzere, firmalar ve üniversiteler geleceğin uçaklarını tasarlarken ,uçak şeklini konu alan aerodinamik üzerine çalışmalar yapıyorlar. En verimli uçuş için gövdeyi mümkün olduğu kadar kanat formunda yapmaya çalışırken, karşımıza “Uçan Kanat” şeklinde uçaklar çıkıyor. Bu kanat tasarımlı uçaklar, mükemmel aerodinamik tasarımıyla çok az yakıt harcayarak, yüksek hızlara çıkabilecek yapıdadır.
Dünyada 1930`larda başlayan bu tasarım anlayışında belkide en başarılı çalışmalardan biride o yıllarda Türkiye`de yapıldı.
Türk Hava Kurumu Etimesgut Uçak Fabrikası’nda THK-13 tasarlanarak, üretildi. İlk önce planör olarak imal edilen THK-13 daha sonrada motorlu versyonu ile üretilecekti. Başarılı bir şekilde uçan THK-13 ahşap malzemeden imal edilmişti.
Uçuşlarında kazalar yaşaması üzerine yapılan incelemelerde, kanat içinde bir mengenin unutulduğu, kalkış sırasında yerinden çıkan mengenin kumanda sisteminin çalışmasını engellediği ortaya çıktı.
Paris Havacılık Fuarı’nda da sergilenen ve yurtdışında çok ilgi gören THK-13 projesi, anlaşılmayan bir şekilde iptal edildi.
Fabrikanın onüçüncü projesi olduğu için THK-13 şeklinde adlandırılan bu süper projede malesef tarih sayfasına gömüldü.
Üretimi engellenmeseydi THK-13`ün, hem Türk havacılığı hem dünya havacılığı bugün farklı noktalarda olacaktı.