İstanbul 2010 Avrupa Kültür etkinliklerinde rastladiniz mi bilmem, ama ben rastlamak isterim.
Rastlamanızı isterim. İstanbul`un rastlamasını isterim…
Fırat Çavaş ve ekibi, ismini yazamadığım değerli sanatçılar, yapımcı ekip hepinizi tek tek kutlarım.
Sanatı, doğayı, hayatı, ülkemi biraraya getirdiginiz için teşekkürler, eseriniz de, sizde muhteşemsiniz…Ali Emre Akgunes
Biraz da projeden bahsedecek olursak:
Ali Emre Akgunes
“Doğa İçin Çal”, www.agaclar.net bünyesinde bir projedir.
Ali Emre Akgunes
Basta küresel iklim değişikliği olmak üzere; dünyamiz üzerindeki bir çok doğa felaketine! dikkat çekmek, doğayi tanitmak, için yapilanmis bir olusum. Web sayfasini ziyaret ettiğinizde daha fazlasini bulabilirsiniz.
Ali Emre Akgunes
“Doğa sorunlarının evrenselliği, doğanın insanlara mekan ve kaynak oluşuyla, müziğin evrenselliği ve insanların ortak dili oluşu arasındaki bağ, projenin çıkış noktası oldu.”
diye kendini niteleyen olusum, müzikle dogayi, aslinda ülkemiz ile dogayi, müzik ücgeninde bulusturmuslar.
Ali Emre Akgunes
Asağidaki linkten muhtesem eseri dinleyebilirsiniz:
Ali Emre Akgunes
Doğa “Kültür”ün neresinde, kimin ne kadar umrunda, İstanbul 2010 Avrupa Kültür etkinliklerinde ne kadar yer aliyor bir yana, www.agaclar.net dediği gibi: “Siz onu umursamazsanız, doğa sizi hiç umursamaz…”
Az da olsa içerisinde ki ağaçlar ile Istanbulu nasil bir doğa kenti yapabiliriz diye düşünmüşümdür hep.
Doğa, tarih, medeniyettir şehrin üst kültürü. Detaya girmeden, bir bakişda anlaşilan yapidan bahsediyorum “üst kültür” ile.
Tabi ki bir bütündür, yaşayanlari, ile şehir ve kültür. Iki ton daha koyu yeşil, beş metre kare daha çok yeşil, iki metre daha yüksek yeşil ile yolaçikilsaydi, bugün yemyeşil olur du Istanbul.
Kültürü maytapla, lazerle değil, yeşil ile doğa ile kutlasaydik keşke. Isik gösterileri, pop konserleri ile sadece “mültür” olur.
Kültürü paran ile satin alip, çarpik betonarme yapilarinda sunamazsin kimseye, sunduğunu zannetmekten başka.
Yeni başladık, devam edeceğiz… diyor www.agaclar.net
Ali Emre Akgunes
Beraberiz diyorum bende.
Ali Emre Akgunes
Avrupanın kültür merkezi olmuşuz.Olmuşuzda bunun oluşumunu kafamızda kurabilmişizmi.İstanbulun kültür merkezi olması güzel bir adım ama bunun içselimene inebildiğimzi düşünmüyorum.Bu kapsamda yapılan etkinlikler bir konser bir festival havasından ileriye gidemedi malesef,halkımız bu çerçevede ki etkinlikleri bir Rock in Cook festivali gibi algıladı,belki gitti etkinlikler katıldı ama eğlenmekten ilerisini düşünmedi kanımca.O gece yaşandı bitti sabaha kimsenin aklında bişey kalmadı.Ki bumum zaten o kadar da önemli bir atılım olduğunu düşünmüyorum.Yani İstanbul Avrupanın kültür başkenti olduda ne oldu…Topkapı sarayındaki eserler çürürken,Dolmabahçede ki tarih çöp olurken bunun çok bir anlamı olduğunu düşünmüyorum.Benim için İstanbulun kültür merkezi olma olayı bir babanın araba kullanırken küçük çocuğunu kucağına oturtup direksiyonu tutmasına ve çocuğun arabayı kendisinin kullandığını sanmasının verdiği hazdan ileriye gidebilmiş bişey değil.Bugün sokaklarda kaç kişi İstanbulun kültür merkezi olması hakkında soru sorulduğunda iki kelimeyi bir araya getirip mantıklı bir cümle kurabiliyor ki.Ne düşünüyorsunuz? “Valla işte kültür merkezi olduk konserler falan sanatçılar çıktı güzeldi çok eğlendik vs.vs.vs.Neredeyse 1 ay safsatası yapıldı bu etkinliğin benim gözümde Eti Browni reklamından farklı değil “Bizde Eti Browni seviyoruz ama öyle hayvan gibi yemiyoruz…